Marquez’in Karakteri Albümüne Hayat Verdi

Kategoriler Kültür-Sanat
Okuma süresi | 2 dakika

İkinci kez İstanbul’da hayranlarıyla buluşan Rus piyanist Evgeny Grinko, konser sonrası duygularını ve gelecek planlarını anlattı.

Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Moskova’ya yakın Zhukovsky isimli bir şehirde doğdum. Uçakların test uçuşlarının yapıldığı bu şehir Sovyetler Birliği zamanında gizli hava üssü olarak kullanılmaktaydı. Doğduğum şehrin yaptığım müziklerde etkisi az da olsa mevcut. Zhukovsky ormanlık bir arazide bulunuyor ve müziklerimdeki romantik hava şehrin sessiz, sakin ve ormanlık olmasından kaynaklanıyor.

İstanbul’a ilk kez konser vermek üzere gelişinizden yaklaşık 5 ay sonra yine Türk hayranlarınızla buluştunuz. Nasıl geçti konser? İstanbul’u nasıl buldunuz?

Son sorudan başlamak istiyorum. İstanbul’a her gelişimde daha da çok seviyor ve aşık oluyorum. Bu şehir bana huzur veriyor. Konserimiz de çok güzel ve eğlenceli geçti. Türkiye’deki dinleyicilerim çok farklı. Rusya’dan farklı olarak burada müziği coşku halinde dinliyorlar. Bu farklılık benim hoşuma gidiyor.

“Vals” isimli şarkınız hakkında yüzbinlerce şey yazıldı, canlı performansta da dinleyicilerin büyük bir heyecanla bekledikleri şarkı o idi. Sizce bu şarkı neden bu kadar çok sevildi?

Bunun sebebini açıkçası ben de bilmiyorum. Dinleyicilerime de sordum fakat neden bu kadar çok sevildiğine dair onlardan da net bir cevap alamadım.

Müziğin temelinde duygular yatar. Eserlerinizi dinlerken insan kendi içinde ruhsal bir yolculuğa çıkıyormuş gibi hissediyor. Müziğinizin (Vals şarkısının) yaratım sürecinden biraz bahseder misiniz?

Bu çok uzun bir süreçti. Tahmini olarak 4 sene önceydi. Ben genellikle akşamları piyanoda doğaçlama bir şeyler çalıyorum. O sıralarda piyanomu yeni almıştım. Birkaç notadan sonra bir şeyler çıkmaya başladı. Neredeyse bir sene notalar bir köşede kaldıktan sonra şarkının nakarat kısmını yazdım ve son halini internete yükledim. Bir 6 ay da şarkı internette dolandı fakat çok kişi tarafından dinlenmedi. Şarkıya klip yaptıktan sonra dinleme ve izleme sayısı yükeldi. Yavaş yaval tırmanmaya başladı.

Dinlemekten en çok hoşlandığınız müzisyenler kimler? Yaratım sürecinizi nasıl etkiliyorlar? Müzik sizin için ne anlam ifade ediyor?

Dinlediğim yabancı müziklerin benim eserlerimde elbette etkisi var. Özellikle Fransız müzisyen besteci Philip Glass ve İtalyan besteci müzisyen Nino Rota’yı dinliyorum. Bunların yanı sıra Sovyet bestecilerini de dinliyorum. Müzik benim için çok anlam ifade ediyor. Çünkğü ben hep müziğin içindeyim ve müzikle beraberim.

Türk besteci ve müzisyenlerden dinlediğiniz birileri var mı peki?

Rusya’da Türk besteci ve müzisyenler çok az tanınıyor. Türkiye’deki piyanistlerden sadece Fazıl Say’ı tanıyorum ve eserlerini severek dinliyorum.

Birlikte sahne aldığınız müzisyenlere baktığımızda çok genç bir kadro olduğu göze çarpıyor. Nereden tanışıyorsunuz? Ekip nasıl oluştu?

Vals şarkısına klip çektikten sonra Moskova’da iki farklı müzik kanalı canlı olarak konser vermemizi istediler. O sırada benim ekibim, müzisyenlerim yoktu ve arkadaşımdan yardım istedim. O da konservatuarda eğitim gören müzisyen arkadaşlarıyla bizi tanıştırdı. O tanışmadan sonra müzisyen arkadaşlarla müzik ekibimizi kurduk. Ekibimdeki müzisyenlerle sadece iş arkadaşı değil, iş dışında da çok iyi arkadaşız.

Merve Damcı

(Bu röportaj Haziran 2014’te yayınlanmıştır.)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir