“Sözün kanatları var kuş gibi ince-ince. Dünyada söz olmasa, neye gerek düşünce.” der Nizami Gencevi İskendername’de. Türk dünyasının en büyük yazarlarından birinin kaleminden dökülmüş sözler insanoğlunun ortak değerlerini anlamak için hem bir miras hem de ilham kaynağı oldu. Doğduğu, büyüdüğü ve öldüğü Gence kentinde Nizami’nin izini sürerken, Azerbaycan’ın “manevi başkenti”nin doğal ve tarihi güzelliklerini görme fırsatı buldum.
İstanbul’dan Gence’ye 1 saat 50 dakika süren uçuşun ardından güneşin gözlerimi kamaştırdığı sıcak bir yaz sabahı Nizami’nin şehrindeydim. İnsanların ve tabiatın güzelliğini eserlerinde anlatan ve yaşadığı şehrin tüm hücrelerine nüfuz edebilmiş bir adamın hikayesinin peşine takıldım. Şehrin isminin hikayesini merak edenler için anlatalım: Rusya İmparatorluğu döneminde kenti ele geçiren Rus General Sisyanov tarafından dönemin Rus Çariçesi Elizabeth’in onuruna şehrin ismi “Elizavetpol” olarak değiştirilmiş, Sovyetler Birliği zamanında da Bolşevik lider Sergey Kirov’a atfen adı “Kirovabad” olmuş. 1989’dan bu yana yeniden Gence adına kavuşan şehir gerek doğal güzellikleri gerekse köklü tarihi ve kültürüyle ziyaretçilerine kucak açıyor.
Kentin girişinde kırmızı tuğlalardan örülü iki yapı gelenleri tarihi güzelliğiyle karşılıyor. Gence Kale Kapıları’nda (eski adıyla Megbere Kapıları) arkeolojik kalıntılardan el sanatlarına, geçmişten günümüze ulaşan birçok bilgiyi burada gerçekleştireceğiniz bir gezintiyle öğrenebilme şansına sahipsiniz. Kentin merkezine doğru ilerlerken Nizami’nin dünya edebiyat tarihine kazandırdığı ‘Sırlar Hazinesi’ (1177), ‘Hüsrev ve Şirin’ (1180), ‘Leyla ve Mecnun’ (1188), ‘Yedi Güzel’ (1196) ve ‘İskendername’ (1203) adlı mesnevilerin taştan yapılmış devasa heykelleri selamlıyor sizi. Farsça’da 5 anlamına gelen “hemse” ise Nizami Gencevi’nin beş büyük eserini tanımlamak için kullanılıyor. Birçok aşk hikayesine ilham kaynağı olan Genceli Nizami, eserlerinin önemli bir bölümünü Farsça yazmış ve geniş bir coğrafyada edebiyatçıları yakından etkilemiş. Bundan mütevellit Nizami Gencevi türbesi şehrin en çok merak edilen ve ziyaret edilen yapılarından birisi oluyor. Ünlü şairin kabrinin yakınında meşhur eserlerinden can alıcı sahneleri resmeden heykellerin bulunduğu alanı görür görmez büyüleniyorsunuz.
Kenti keşfederken bunları gözden kaçırmayın
Şehrin merkezinde yürüyüş yaparken mimari olarak dikkatinizi çekecek birçok yapı bulunuyor. Her birinin kendine özgü tarihi ve yaşanmışlıkları sizi kente daha da çok bağlıyor. Bir zamanlar Kafkasya’nın en büyük halı pazarının bulunduğu Şah Abbas Kervansarayı, on yedinci yüzyıl Azerbaycan mimarisinin örneklerinden biri olan ve 1606 yılında Şah Abbas’ın talimatıyla Mimar Şeyh Bahattin tarafından yapılan Şah Abbas Camii, İmamzade türbesi, Ermeni Kilisesi, Rus Ortodoks Kilisesi, Alban Kilisesi, Mariya Kilisesi, Azerbaycan’ın ünlü kadın yazarının ve bestekarının anısına, 2013 yılında Haydar Aliyev Fonu desteği ile yapılan Mehseti Gencevi Sanat Müzesi, Akademi Müzesi, Nizami Müzesi, Etnografya Müzesi ve şehrin en uzun ana caddelerinden biri olan Atatürk Caddesi üzerindeki Gence Tarih Müzesi kentin ziyaret edilmesi gereken yerlerinden birkaçı… Gence’nin başkent olduğu zamanlarda ülkenin ilk parlamentosunun da hala yerinde olduğunu hatırlatmak gerek. Şehir sadece bunlarla sınırlı değil. Yürüyüş yaparken biraz olsun soluklanmak isterseniz Kafkasya’nın en eski parklarından biri olan “Han Bağı” parkı sizi keyifle ağırlamaya hazır. Gökyüzüne doğru yükselen ağaçların yer aldığı ve göz alabildiğine yeşilliğe boğulmuş park kendinizi dev bir botanik bahçesinin içindeymiş gibi hissetmenizi sağlıyor.
Gence doğası ile de misafirlerini cezbediyor. Kepez Dağı’nın manzarasını seyredebileceğiniz hafta sonu kaçamakları için gitmeniz gereken destinasyonlardan bazıları Hacıkent ve Aşıklı kasabaları. Her ailenin ayda en az 2-3 kez piknik yapmaya gittiği Hacıkent Dağı’na giderken yol üstünde bal, kaymak, tandır ekmeği, süt, yumurta, tereyağı, peynir gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabilir, gençlerin severek oynadığı badminton maçlarını izleyebilir, bölge halkının misafirperverliğiyle kendinizi evinizde gibi hissedebilirsiniz.
Sanatçılar sokağı ve halk pazarları
Öğleden sonranızı ve akşamınızı bir Genceli gibi mi yaşamak istiyorsunuz? Öyleyse soluğu Cavathan Sokağı, nam-ı diğer Sanatçılar Sokağı’nda alabilirsiniz. Genceliler gibi alışverişinizi yapıp, çay bahçelerinde ressamların sohbetine kulak kabartabileceğiniz ve resminizi yaptırabileceğiniz bir sokak burası. Sokaktaki bankların orijinal tasarımları ülkenin sembolü olan alevleri yansıtırken, parkın bir köşesinde bulunan 5 kürenin Nizami Gencevi’nin beş eserini simgelemesi hoş bir ayrıntı olarak gözünüze çarpıyor. Kentin akşam saatlerindeki en popüler uğrak yeri ise ülkenin ve Kafkasların en büyük parkı olan Haydar Aliyev Parkı. 450 hektar büyüklüğünde olan parkta çay bahçeleri, bisiklet kiralama noktaları ve çocuklar için teknolojik oyuncaklar mevcut. Parkın girişindeki büfede çilek ve sütten yapılan lezzetli kokteylinizi içmeyi unutmayın.
Bir şehri yakından tanımanın en iyi yolu halk pazarlarıdır. Pazar tecrübesini yaşamak sizi yerlilerle daha da yakınlaştıracaktır. Gence’de 3 tane pazar bulunuyor: Serçe, Dubai ve Kolhoz. Pazarlarda ise yok yok. Baharatlardan çiçeklere, yerel yiyeceklerden içeceklere, giyim eşyalarından tavuk, kaz gibi çiftlik hayvanlarına kadar birçok şeyi bulabilirsiniz. Kolhoz pazarını gezerken en az 100 yıllık çınar ağacının gölgesindeki çay bahçenizde çayınızı için, ceviz, haşhaş, safran ve yumurtadan yapılan Gence baklavasını tadın. Genceli sanatçılar, yazarlar ve ressamlarla tanışmak isterseniz de Çayhane güzel bir dostluğun başlangıcı olabilir.
Ne yenir, ne içilir?
Azerbaycan’da da Türkiye’de olduğu gibi siyah çay çok tüketiliyor. Çayın haricinde şehirdeki popüler bitkilerden biri de kalbe iyi gelen ve doktorların hastalarına önerdiği tarhun bitkisi… Tarhun otundan yapılan limonata halk tarafından çok seviliyor. Sofralardaki diğer favori içecekler ise şişede servis edilen nefis armut limonatası ve evlerde ekmekten yapılan bir içecek olan kvas. Türkiye’de de aşina olduğumuz bir lezzet Gence’de “Kete” adıyla karşımıza çıkıyor. İçinde ısırgan otu, peynir ya da kıymanın bulunduğu, sacın üzerinde pişirilen bir tür gözleme. O kadar lezzetli ki yedikçe yiyesiniz geliyor. Azerbaycan sofrasında tadabileceğiniz ve pişman olmayacağınız iki salata ise didme ve mimoza (geleneksel Rus salatası). Pancar, ceviz, sarımsak ve mayonezden yapılan didme, haşlanmış patates, tavuk, havuç ve mayonezden yapılan mimozayı es geçmeyin.
Azerbaycan mutfağının şahı ise adından da anlaşılacağı gibi Şah pilavı. Koyun eti, kestane ve kurutulmuş erikten yapılmış pilav damağınızda mükemmel bir tat bırakıyor. Azerbaycan usulü sac tava ise yumuşacık kuzu etinin yanında pişen çeşitli sebze ve meyvelerin karışımıyla yemekten maksimum keyif almanızı sağlıyor. “Gence Eğlence” adlı mekanda bahsi geçen yemekleri tadabilir, Azerbaycan mutfağına korkmadan giriş yapabilirsiniz. Yemeklerde kullanılan yağların farkından mıdır bilinmez, sofradan ağırlık hissetmeden kalkıyorsunuz.
Halk pazarında gezerken karnınız mı acıktı? O zaman yakınlarda peraşki pişiren birilerini bulun. Ciğerli ya da patatesli seçenekleri olan ve bitkisel yağda kızartılan bu hamur işi açlığınızı dindirmenize yardımcı olacak. Sıra geldi Kafkas mantısına… Yediden yetmişe Türk coğrafyasında severek tüketilen bu yemeğin farkı bohça şeklinde hazırlanıp buharda pişiriliyor olması. İnce bir hamur açılıyor, içine etler yerleştirilip ocağa bırakılıyor. Üzerine sadece bolca sarımsaklı yoğurt dökülüp servis edilen bu mantıyı yemeye doyamayacaksınız.
Ulaşım ve konaklama
Gence’yi ilk kez ziyaret edecekler için her bütçeye uygun konaklama alternatifleri bulunuyor. Tarihi Gence Medeniyet Müzesi binasının yanında bulunan Gence Oteli, Sovyetler döneminden kalan dikkat çekici bir yapıya sahip. Gence Oteli’nin haricinde havaalanından şehir merkezine gelirken yolun sağında kalan Ramada Hotel, Deluxe Otel ya da Kervansaray Otel’i tercihleriniz arasında bulundurabilirsiniz.
Şehir size kendini yürüyerek keşfetme imkanı tanıyor. Şehir içinde ulaşım ise “marşrut” isimli minibüsler sayesinde sağlanıyor. Taksinin yanında dolmuş, troleybüs, tramvay ve tren şehir içi ve şehirlerarası ulaşıma katkı sağlıyor. Sabah 8’de sefere başlayan otobüsler gece 11’e kadar hizmet veriyor.
THY ve AZAL uçaklarıyla Türkiye’den Gence’ye uçmak mümkün. Azerbaycan’ın bir güzelliği de Türkiye’den gelen misafirlere havaalanında 10 dolar karşılığında 1 aylık vize veriyor olması. Böylece Türkiye vatandaşları için yurt dışı seyahatlerinin en meşakkatli kısmı, kardeş topraklarda yerini rahatlığa bırakıyor.
Festival Gence’yi uluslararası turizme açıyor
Ülkenin ikinci büyük kenti şarap severler ve şarap üreticileri tarafından yakından takip ediliyor. Geçtiğimiz yıl üçüncüsü düzenlenen ve ünlü Fransız oyuncu Gerard Depardieu’nun onur konuğu olduğu Gence Uluslararası Şarap Festivali 10’u aşkın ülkeden 50 firmayı ağırlamış. Dışişleri ve Tarım Bakanlıkları ile özel sektörün ortak girişimiyle düzenlenen festivalde şarap ve alkollü içkiler üreten ve ihraç eden ülkeler arasında ilişkilerin güçlenmesi için birkaç anlaşmaya imza atılmış. Festivalin bu yıl da düzenlenmesi planlanıyor.
Akılda kalanlar…
*Müzeleri gezerken insanın gözleri hediyelik eşya bölümünü arıyor. Ancak hiçbir müzede magnet ve türevi olan hatıralık eşyalar satılmıyor.
*Gence’de çocuklara yönelik 7-8 adet kültür ve sanat merkezi var ve her Genceli çocuk buradaki eğitimleri ücretsiz alıyor.
*Alışveriş merkezlerini görmek isteyenler için Tagiyev Mall, Aura Park ve Univermak ziyaret edilebilir.
*Şehrin radyosu 93.3 Kepez FM ve yerel kanalı Kepez TV.
*Tüm Azerbaycan’da olduğu gibi evlerin kapılarına nişan, düğün ve sünnette kırmızı, yaşlıların ölümünde siyah, gençlerin ölümünde ise hem siyah hem de kırmızı kurdele takılıyor.
*Kete, şah pilavı, peraşki, Kafkas mantısı yemeden, armut limonatası içmeden dönmeyin.
*Yüzyıllık çınar ağacının gölgesindeki çay bahçesinde Genceli sanatçılarla sohbet edin.
Yazı ve fotoğraflar: Merve Damcı
(Bu yazı Kasım 2015’te yayınlanmıştır.)