Jeolojiden fotoğraf sanatçılığına: Roger Ballen

Kategoriler Kültür-Sanat
Okuma süresi | 2 dakika

Roger Ballen’ın ismini ilk kez İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’ndeki sergi haberiyle duymuştum.

1950 New York doğumlu Ballen, 30 yılı aşkın süredir Güney Afrika’da yaşayan ve halen fotoğraf çalışmalarını orada sürdüren, Samuel Beckett oyunlarının hayranı bir fotoğraf sanatçısı.

Magnum editörlerinden biri olan ve kanserden kaybettiği annesi Adrienne sayesinde sanat dünyasının içine giriyor. Berkeley Üniversitesi’nde psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra profesyonel bir fotoğraf eğitimi almamasına rağmen dünyayı gezerek, 68 olayları, Vietnam Savaşı için sokaklara dökülen savaş karşıtları gibi olayları görüntülüyor. Yaptığı uzun seyahatler ve peşine düştüğü hikayeler New York’a geri döndüğünde adını Boyhood verdiği ilk kitabını oluşturuyor.

Doktorasını maden ekonomisi üzerine yaptıktan sonra temelli Johannesburg’a yerleşiyor.

21‘inci yüzyıl çağdaş fotoğraf sanatının en sıradışı ve üretken fotoğrafçıların biri olarak anılan Bellen, katıldığı fotoğraf festivalleri ve yarışmalarından da birçok ödülle dönüyor. Fotoğrafçı olarak ilk tanınmasını sağlayan çalışması ise 1986’da yayımlanan Dorps: Güney Afrika’nın Küçük Kasabaları. Son olarak Kasım 2014’te Almanya’da çıkan Süddeutsche Zeitung Magazin’de Yılın Sanatçısı ünvanını almaya hak kazanıyor.

Roger Ballen’ın Türkiye’ye ilk kez gelen sergisi, birkaç seriden oluşuyor. Sanatçının jeolog olarak yaptığı saha gezilerinde Afrika’daki yoksullarla ilgili yorumlarına yer verdiği “Dorps”, Güney Afrika kırsalında yaşayan eğitimsiz beyaz nüfusun hüsranını ve kaotik ortamını görüntülediği “Platteland”, ağırlıklı olarak iç mekana, nesnelere ve insanların hayvanlarla olan etkileşimine odaklandığı “Yabanülke”, kapalı alanlarda iç huzursuzlukları ve sıkıntılarını ortaya koyan kişilerin portrelerini çektiği “Gölge Oda”, camı bir tuval gibi kullanarak başka bir dünyaya ait olduğu hissini veren yüz ve bedenleri görüntülediği kurgu dizisi “Hayaletler Tiyatrosu”, Johannesburg’da bir ev insan ve kuşları izlediği “Kuş Sığınağı”, “Misafirhane” ve sanatçının İstanbul’da gittiği bit pazarlarından topladığı eşyalardan oluşan “Ballanesk Oda” adlı çalışmaları dikkat çekici.

Fotoğraflarındaki anlatımlarında insan psikolojisinin karmaşık katmanlarına temas ederek benliğimizin karanlık ve aydınlık taraflarına ayna tutuyor. Zamanla belgesel fotoğrafçılıktan uzaklaşarak kurgusal çalışmalara yönelen Ballen, aynı zamanda çektiği müzik klibi ve videolarla da yelpazesini genişletiyor.

Ballen’ın 80’lerden bu yana çektiği fotoğrafların retrospektif sergisi 31 Temmuz 2017’e kadar İstanbul Modern’de.

 

Merve Damcı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir